‘52 yıllık işim beni bile kandırırlar’
Aleyna Sevim – Fırsatçılar maliyetten kaçmak için, piyasadan temin ettikleri ucuz palm, soya ve benzeri bitkisel yağların içerisine aroma katarak zeytinyağı, süt yağı yerine palm yağı koyarak peynir, enzim, nişasta ve yüksek fruktoz içeriğine sahip şuruplarla seyreltilerek bal üretimi gerçekleştirerek sahte ve taklit markalara basıp piyasaya sürüyor. Vatandaşların sağlığını tehdit eden sahtecilikte neredeyse her ürünün sahte aromasının yapılabildiğini söyleyen uzmanlar, bununla baş etmek konusunda vatandaşa ALO 174 Gıda Hattı’nı aramak, yetkililere ise denetim sorumluluğunun düştüğünü ifade ediyor. Vatandaşın sağlığıyla oynayan fırsatçılar, zeytinyağında, peynirde, balda, tereyağında bin bir türlü oyuna başvuruyor.
Süt ve süt ürünleri…
Gıda enflasyonu, iklim krizi gibi etkenlerin gıda sahteciliğinin artmasında önemli rol oynadığını aktaran Bitki Bazlı Gıdalar Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Akdağ, en yaygın sahteciliği şu gıdalarda yapıldığını anlattı: “Türkiye’de en yaygın olarak karşılaşılan taklit ve tağşişler ise zeytinyağı, bal, süt ve süt ürünleridir. Gıda ticareti olduğu sürece hile de hayatımızda olacak. Gıda güvenliğini sağlamak için ulusal ve uluslararası düzeyde sıkı düzenlemelerin uygulanması gerekir.”
‘Analizlerle bile zor’
Baldaki sahtecilik ise şeker şuruplarının bal aromasıyla karıştırılması yoluyla yapılıyor. Sahteciliği ortaya çıkarmanın analizle bile zor olduğuna dikkat çeken Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birlik Başkanı Ziya Şahin de şunları diyor: “Bazı kişiler balı sulandırarak, dökerek bunun sahteciliğin anlaşılacağını söylüyorlar ama bu mümkün değil. Bu sektörde 52 yılım geçti beni dahi kandırırlar. Bunların adresi direkt laboratuvarlardır, oralarda bile sahte bala doğru bal diyebiliyorlar. Sahte balı tespit edebilecek cihazımız yok. Geçen temmuz ayında 1 kilo balın maliyeti bize 128 lirayken bazı yerlerde 60-100 liraya bal satılıyor. Boş kavanoz fiyatı etiketlemeyle 30 lira. ENAMAR cihazı arıcılık ve sahte ürünler için bir kurtuluş, bal datalarını oluşturup, cihaza yükleyip, kullanıma açacaklar.”
Sütü çekip, palm yağı konuyor
Süt teknolojisi uzmanı Prof. Dr. Celalettin Koçak, süt sektöründe temel tağşiş yönteminin süt yağı yerine bitkisel yağ karıştırmak olduğunu belirtip, sahtecilik yöntemlerini anlattı: “İçine süt yağını çekip palm yağı koyduğunuzda bunu tüketicinin anlaması mümkün değil. 1 kilo çiğ sütün maliyeti 15-16 lira. 100 kilo sütten 14-15 kilo çıkar. 10 kilo sütten 1,5 kilo çıkar. 10 kilo sütü düşünelim 15 lira olsa bile peynirin fiyatı 150 liradır. Bunun piyasa maliyeti fabrikaya 250 liradır. Bir beyaz peynirin 100 liraya satılması orada yanlış bir şey olduğunu gösteriyor. Tereyağında aroma var. Süt yağını hiç kullanmadan aromasını içine koyup satabiliyorlar. Bunun denetimi yetkililere düşüyor.”
Palmiye yağı nedir?
Bir tür Palmiye ağacı meyvesinden üretilen palmiye yağı, dayanıklı ve ucuz olması nedeniyle en çok kullanılan bitkisel yağlardan biri. Palmiye yağının kansere neden olduğu iddiası, sağlık endişelerinin başında geliyor. Avrupa Gıda Güvenliği Kurumu’na göre bu yağ 200 dereceden yüksek ısılarda rafine edilmesi halinde diğer bitkisel yağlardan daha çok kanserojen madde ortaya çıkarıyor.
‘Kamu denetimi etkinleştirilmeli’
Sahtecilikle en çok anılan ürün ise zeytinyağı. Sahtecilik pamuk, aspir gibi yağların aroma ve renklendiriciyle zeytinyağına benzetilmesi yöntemiyle yapılıyor. Ege Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Dr. Fahri Yemişçioğlu, şu önerilerde bulundu:: “Bunu tüketici tek başına halledemez. Kamu denetimini etkinleştirilmesi gerekir. İnternetten satış denetlenemiyor ve güvenilir değil. Çarşı pazarda kola şişelerinde satılan yağları almamak gerekir. Tüketici, üreticisi, üretim yeri, üretim izni olan ürünleri ister market ister internetten alabilir. Tüketicinin zeytinyağının rengine tadına kokusuna bakarak anlaması mümkün değil. Zeytinyağı yeşil olur denir içine klorofil atar. Gerçek zeytinyağı donar derseniz bunlar içine donacak yağı atar. Zeytinyağının sahte olup olmadığı laboratuvarda belli olur.”